“`html
T24 Haber Merkezi
23 Mart’tan beri tutuklu bulunan İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı ve CHP’nin cumhurbaşkanı adayı Ekrem İmamoğlu, Avrupa Günü kutlamalarına yolladığı mesajda PKK’nın lağvetme kararına değinerek, bu durumun tek başına barış demek olmadığını vurguladı. İmamoğlu, “Ateşkeslerin sürdürülebilir olması için sosyal adalet, onurlu bir yaşam ve demokratik düzenin varlığı şarttır. Temel haklar ve özgürlükler güvence altına alındığında, eşit yurttaşlık ve toplumsal katılım sağlanmadıkça, silahların susması geçici bir durum olabilir. Kürt meselesi gibi karmaşık konuların, iktidarın belirlediği dar bir çerçevede, birkaç siyasetçi tarafından kapalı kapılar ardında yönetilmesi mümkün değildir. Sorunun sadece kısa vadeli politik yaklaşımlarla çözülmesi olası değildir” biçiminde konuştu.
İmamoğlu, PKK’nın açıklamalarında “Kürt inkâr ve imha siyasetinin kaynağı” olarak nitelendirdiği Lozan Antlaşması’na da dikkat çekerek, “Demokratik Cumhuriyetimizin temellerini atan Lozan’da, her yurttaşımızın onurlu ve özgür biçimde kendi kimliğiyle yaşayabileceği belirtilmiştir. Lozan Konferansı, savaştan yeni çıkmış olan bir Türkiye’nin uluslararası alanda kazandığı önemli bir diplomatik zaferdir ve her vatandaşımız bu başarıyı sahiplenmelidir. Şunu vurgulamak isterim ki; Türkiye için her zaman öncelik ‘yurtta ve dünyada barış’ ilkesidir” dedi.
Avrupa Birliği (AB) Türkiye Delegasyonu Başkanı Büyükelçi Thomas Ossowski, “Avrupa Günü” resepsiyonunun ev sahipliğini üstlendi. İlk olarak konuşan Ossowski’nın ardından, İBB Başkanvekili Nuri Aslan, İmamoğlu’nun mesajını dinleyicilere aktardı.
Nuri Aslan
“Otoriterleşme sorunları, uluslararası hak düzenini tehdit ediyor”
İmamoğlu, Aslan aracılığıyla ilettiği mesajında şunları kaydetti:
“Geçen yıl birlikte kutladığımız Avrupa Günü’ne katılmayı arzu etsem de, şu an fiziksel olarak aralarında olamıyorum. Ancak, ortak demokratik değerlerimize olan inancımı bir kez daha dile getirmek için bu özel günde bir mesaj gönderiyorum. İstanbul, iki kıtayı birleştiren tarihi konumuyla Avrupa’nın kültürel başkentlerinden biri olarak, çok sesli ve açık toplum vizyonunun önemli bir temsilcisi olmaya devam etmektedir. 2019 yılında halkın iradesiyle göreve geldiğimiz sosyal demokrat belediyemiz, bu vizyonu katılımcı ve kapsayıcı bir anlayışla hayata geçirmeye kararlıdır. Ancak, Avrupa’nın birçok yerinde yaşanan demokratik gerilemeler sadece özgürlükleri değil, uluslararası ilişkilerin temelini de zayıflatıyor. Otoriterleşme, demokrasi kurumlarını hedef almasının yanı sıra, ortak değerleri de erozyona uğratmaktadır.”
PKK Açıklaması
“Popülist liderler, kendi siyasi hedefleri uğruna her türlü manipülasyonu göze alabiliyor. Ukrayna ve Gazze’deki kayıpların ardından barış girişimleri tekrar gündeme geliyor. Türkiye’de ise, terör örgütü PKK, silah bırakma ve kendini sonlandırma kararı aldığını duyurdu. Bununla birlikte, silahların durması, tek başına bir barışı ifade etmez. Kalıcı bir ateşkes için, adalet, onurlu yaşam ve demokratik yapının gerekliliği şarttır. Temel haklar ve özgürlükler güvence altına alınmadan, eşit yurttaşlık ve toplumsal katılım oluşturmadan kalıcı barış sağlanamaz. Dolayısıyla bu konudaki sürecin, yalnızca belirli bir grup siyasçinin özel görüşmeleriyle yönetilmesi olanaksızdır. Sorunun yalnızca kısa vadeli, siyasi hesaplarla çözmeye çalışılması, bizi gerçek bir çözüme ulaştırmayacaktır.”
Lozan’a Vurgu
“Bu noktada Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucu metinlerinden biri olan Lozan Antlaşması’na da değinmek istiyorum. Demokratik Cumhuriyetimizin temeli, Lozan’da belirtildiği gibi, her yurttaşın onurlu, özgür ve kendi kimliğiyle yaşayabilmesidir. Lozan Konferansı, barış odaklı bir Türkiye’nin diplomatik zaferidir ve her vatandaşımız bu zaferle gurur duymalıdır. Türkiye, ‘yurtta ve dünyada barış’ ilkesini her zaman öncelik olarak belirlemiştir. Bu ilke, Cumhuriyetimizin kurucusu Mustafa Kemal Atatürk’ün bizlere mirasıdır. Lozan, Avrupa ile eşitliğe, bağımsızlık ve barışa dayanan ilişkilerin başlangıcını teşkil eder. İstanbul’da, 100 yılı aşan demokrasi mirasımıza uygun politikalar sürdürdük”
“Halkımız, bu siyasi operasyonlara karşı sessiz kalmadı”
“Yıllardır sürdürdüğümüz yerel yönetim anlayışımız, halkı dışlamayan, kapsayıcı bir vizyon sunarak, toplumun her kesiminden destek aldı. Ancak bu vizyonumuzu gerçekleştirmeye çalıştıkça baskılar arttı. 19 Mart sabahı evim, polislerce kuşatıldı. Siyasi olarak motive edilen suçlamalarla tutuklandım. Belediyemiz abluka altına alındı ve ekip arkadaşlarım gözaltına alındı. Buna rağmen, halkımız bu siyasi operasyonlara sessiz kalmadı. Üniversite öğrencilerinden kadınlara, gençlerden emeklilere kadar birçok kişi, engellere rağmen demokratik protesto haklarını kullandı. Bu süreçte dayanışma gösteren Avrupa’daki liderlere ve özellikle dost belediye başkanlarıma teşekkür ediyorum. Avrupa Birliği ile Türkiye arasındaki ilişkilerin güncel çıkarlarla değil, uzun vadeli bir vizyonla şekillenmesi gerekiyor.”
“Demokrasi ve hukukun üstünlüğüne bağlı bir Türkiye, Avrupa’nın güvenliği için kritik önemdedir”
“Cumhuriyet Halk Partisi olarak, Türkiye’nin yerinin demokratik, çoğulcu, insan haklarına ve hukukun üstünlüğüne saygılı ülkelerin arasında olduğuna inanıyoruz. AB ile ilişkiler, sadece teknik alanlarda değil, değerler ve ilkeler üzerinden de yeniden inşa edilmelidir. Demokrasi ve hukukun üstünlüğüne bağlı bir Türkiye, Avrupa’nın güvenliği ve ortak geleceği için vazgeçilmezdir. Bu ilişki, yalnızca göç-güvenlik-mali destek üçgenine sıkışmamalıdır, aksi takdirde her iki tarafa da zarar verecektir. Avrupa Gününüz kutlu olsun, katılımınız için teşekkür ediyoruz.”
“`
