Ekonomi uzmanı Alaattin Aktaş, politika faizinin en az yüzde 40 olması gerektiğini, yabancı yatırımcıların ancak bu koşullarda yatırım yapmaya ikna olacağını belirtti. Aktaş, Mehmet Şimşek yönetiminin yabancı yatırımcıya güven vermesi gerektiğini ifade etti.
Alaattin Aktaş’ın “Faizde yarın yüzde 40’ı görür müyüz?” başlıklı yazısının ilgili bölümü şöyle:
“Dolayısıyla geçiyorum zaten doğrudan yatırımı. Onlar çoktandır Türkiye’ye gelmiyor. Gelenler de kurulu bir tesisin belli oranda hissesini alarak doğrudan yatırım istatistiğine giriyor. Bir de tabii ki doğrudan yatırım saydığımız gayrimenkul satışı var.
Faizin düzeyine duyarlı olan portföy yatırımı. Hani sıcak para ya da vur kaç için gelenler deniliyor ya, biz ona bile razıyız da bulamıyoruz ki! Onlar bile gelmiyor.
Türkiye’nin gösterge faizi yaklaşık yüzde 40 düzeyinde. Hazine de son ihalelerinde yüzde 40 dolayında faizle borçlandı. Yani bir yatırımcı 100 lira nominal bedelli bir borçlanma kağıdını iskontolu olarak bugün yaklaşık 71 lira ödeyip alabilir. Aradaki 29 lira da yıllık getirisi olacaktır.
İşte yabancı yatırımcı yüzde 40 faize burun kıvırıyor. İstiyor ki faiz daha da artsın. Hani hep diyoruz ya, alırken kazanmak, diye. Bugün yüzde 40 faizle 71 liraya alınan borçlanma kağıdı, faiz yarın örneğin yüzde 50’ye çıkarsa bu kez 66 liraya alınabilecek.
Siz olsanız alış fiyatının daha düşmesini beklemez misiniz?
MERKEZ BANKASI TEREDDÜTLERİ GİDERMEK ZORUNDA
Yabancı yatırımcı için yüzde 40 faiz bile çok iyi bir oran. Ancak kafalardaki tereddüt giderilebilirse…
Tereddüt 1: Ya faiz daha da artarsa? Bu durumda yukarıda dile getirdiğim senaryo gerçek olacak; şimdi 71 liraya satılan kağıdın fiyatı 66 liraya, belki daha da aşağıya inecek demektir. Hiç kimse faizin hangi düzeye kadar artırılacağını ya da artık sona gelinip gelinmediğini bilmiyor. Merkez Bankası her seferinde ‘Gerektiği zaman ve gerektiği ölçüde parasal sıkılaştırmaya gidilecektir’ diyor. Ucu açık bir ifade. Yatırımcı, her ay aynı ifadeyi görünce ister istemez ‘Gelecek ay daha fazla sıkılaştırma yapılabilir, yani faiz artırılabilir, ben de borçlanma kağıdını daha ucuza alabilirim’ diye düşünüyor ve beklemeyi tercih ediyor.
Tereddüt 2: Döviz kurunun artacağı beklentisi de kırılamıyor. Öncelik gelirken kazanmak olduğu için yabancı yatırımcı kendi açısından haklı olarak dövizini bozdurduğunda eline daha fazla Türk parası geçecek ortamı kolluyor. Kafalarda hep şu düşünce var:
‘Dövizimi bugün bozduracağıma yarın bozdurup daha çok TL alsam ve bir de bunun üstüne faiz arttığı için daha ucuza kağıt alma fırsatı bulsam…’
Çok bekleriz, çok…
Bu tereddütler yok edilmeden döviz gelecek diye çok bekleriz.
O yüzden Merkez Bankası’nın bir şekilde beklentileri kırması gerekiyor.
‘Parasal sıkılaştırma gerektiği zamanda ve gerektiği ölçüde kademeli olarak güçlendirilecektir’ demek iyi de, bu aynı zamanda beklenti doğuran bir ifade. Sanki bu ifade giderek zararlı olmaya başladı.” (HABER MERKEZİ)