ABD, Ürdün’deki üssüne yönelik saldırıdan yaklaşık bir hafta sonra, Irak ve Suriye’deki en az 85 hedefe yönelik saldırı düzenledi.
Saldırıda B-1 bombardıman uçakları kullanıldı.
ABD Merkez Kuvvetler Komutanlığı (CENTCOM) saldırılarda 125’den fazla güdümlü bomba atıldığını duyurdu.
ABD Savunma Bakanı Lloyd Austin, saldırılar sonrası yaptığı açıklamada, ABD’nin bölgedeki çatışma ortamının yayılmasını engellemek için çalışmaya devam edeceğini ancak ülkenin kendisini ve vatandaşlarını korumak için tüm önlemleri de alacağını söyledi.
Geçen Pazar günü Ürdün’de Suriye sınırına çok yakın bir Amerikan üssüne yapılan insansız hava aracı saldırısında üç ABD askeri öldürülmüştü. Saldırıda 41 Amerikan askeri de yaralandı.
ABD bu saldırıdan İran destekli bir milis grubunu sorumlu tuttu.
Irak’ta konuşlu İslami Direniş adlı bu grubun, İran Devrim Muhafızları tarafından silahlandırıldığı, finanse edildiği ve eğitildiğine inanılıyor.
Tahran ise Ürdün’deki saldırıdan sorumluluğu olduğu iddiasını reddediyordu.
ABD’nin belirlediği hedefler arasında komuta merkezlerinin yanında insansız hava aracı hangarları da olduğu bildiriliyor.
Saldırılar İran Devrim Muhafızları’nın en çok bilinen dış kolu Kudüs Gücü’nü ve ona bağlı milisleri hedef aldı, toplam yedi bölgeye bombardıman yapıldı.
Neden beklendi?
Dış politika uzmanları, Beyaz Saray’ın misilleme için beklemesinin, İran’a hedef alınacak yerlerdeki personelini geri çekme olanağı tanıdığını ve bunun da iki ülke arasında daha doğrudan bir çatışma riskini azalttığını söyledi.
ABD eski savunma bakanı yardımcısı Mick Mulroy BBC’ye şöyle konuştu:
“Beyaz Saray bu şekilde, İran destekli milislerin bölgedeki ABD kuvvetlerine saldırma kabiliyetini azalttı ve gerilimi de tırmandırmadı. Ancak aynı zamanda bu misilleme, caydırıcı olmayacak gibi görünüyor.”
Mulroy bu misillemenin nihai faydasının ABD ile İran arasında “doğrudan bir savaşı önlemek” olacağını kaydetti.
Washington Körfez Ülkeleri Enstitüsü’nden Hussein Ibish, misillemenin gecikmesinin ABD’nin İran topraklarına bir saldırı yapma niyetinde olmadığını gösterdiğini değerlendirdi.
ABD içinde ise ölçülü misilleme nedeniyle Cumhuriyetçi Partili siyasetçiler Biden’ı eleştiriyor.
ABD Temsilciler Meclisi Başkanı Cumhuriyetçi Mike Johnson, bu misillemenin, “aşırı sinyal” verilerek yapıldığını savundu ve ülkesinin uğradığı saldırılar karşısında caydırıcı olmayacağını kaydetti.
Arkansas Senatörü Tom Cotton de, sosyal medya hesabından yaptığı paylaşımda, Biden’ın verdiği yanıtın, “sadece Ayetullahları daha da cesaretlendirdiğini” iddia etti.
Senatör Markwayne Mullin de paylaşımında, “Caydırıcılık yarım yamalak atılmış adımlarla sağlanmaz. Caydırıcılık yılanın kafasını koparmaktır.” mesajını verdi.
Washington Körfez Ülkeleri Enstitüsü’nden Hussein Ibish, Biden yönetiminin, ABD’nin daha ciddi bir çatışmaya sürüklenmesiyle ortaya çıkabilecek iç siyasi tehlikeden de kaçınmaya çalıştığını savunuyor ve şu yorumu yapıyor:
“İran’a saldırsaydı, Donald Trump gibi Cumhuriyetçiler, Biden’ı savaş kışkırtıcısı olmakla suçlayacaktı. Bu siyasi bir tuzak. Bunu herkes anlıyor, dolayısıyla bu tuzağa düşmeyecekler.”